logo

‘Gürsel çok matrak bir adamdır…’

Evde patron benim benim sözüm geçer

Evde patron benim benim sözüm geçer

Nil Soysal- Tekin, dünyanın pek çok ülkesinde yapılan ve hayli popüler bir tatlı çeşidi olan makaronun gerçek ustalarından.
Kadıköy’deki Pasta Atölyesi’nin kapılarını Sözcü Pazar’a açan Tekin’le evliliğinden siyasete kadar pek çok konuyu ayrıntılarıyla konuştuk.

‘Gürsel çok matrak bir adamdır…’
Kadıköy’deki Pasta Atölyesi’nin müdavimleri, sipariş ettikleri enfes pastaların CHP’nin “Second Lady”sinin elinden çıktığını duyunca çok şaşırıyorlar…
nihan1550
Makaron’u bilirsiniz… Hani şu renk renk minik kurabiyeler. Dünyanın pek çok ülkesinde yapılan ve hayli popüler bir tatlı çeşidi. Bizim damak tadımıza göre biraz Avrupai bir lezzet. Peki dünyanın en iyi makaronunun Türkiye’de yapıldığını biliyor muydunuz(!)? Muhtemelen bilmiyorsunuzÖ Evet dünyanın en iyi makaronu Kadıköy’deki Pasta Atölyesi’nden çıkıyor. Hem de bu eşsiz lezzetleri yapan isim CHP’nin “Second Lady”si Nihan Tekin’in ta kendisi!… Nihan Hanım elinin hamuruyla siyasete hiç bulaşmıyor. Hatta işin ilginç yanı müşterilerinin çoğu onun CHP’li Gürsel Tekin’in eşi olduğundan bile bi haber…
İşte size Second Lady ile pembe-beyaz renklerin hakim olduğu Pasta Atölyesi’nde, mis gibi kurabiye kokuları arasında geçen şeker tadında bir sohbet:
nihan2550
Medyatik bir isim değilsiniz…
Hiç medyatik olmadım. O yüzden hâlâ sokakta tanımıyor insanlar beni.
‘Avantaj yaşamadım’
Doğrusu ben de tanımıyorum. Kimdir Nihan Tekin?
Aslında ben uzun yıllardan beri ticaretin içindeyim. Çeşitli konularda ticaretle uğraştım hep. Oğlumun doğumuyla birlikte pastacılık işine ilgi duymaya başladım. Bunu iş edinmeye karar verdiğimde şunu fark ettim; bir mal alıp satmaktan ziyade, yaptığınız işin patronu da siz olmalısınız. Bu da bana göre işi esas yapanın kendiniz olmanızla mümkün. Yani işin hem emekçisi, hem patronu olmalısınız. İşi iyi bilirseniz, birlikte çalıştığınız insanları da yönlendirebilirsiniz. Öteki türlü yaptığınız iş uzun vadeli olamıyor. Bu düşünce ile mutfak becerilerim konusunda kendimi geliştirmeye ve eğitmeye karar verdim. Yarın öbür gün bir yer açarsam, ki hedefim bu yönde, yanımda çalışacak arkadaşlarımı yönlendirebilecek birikime sahip olmak istedim. Yanımda çalışan ustalara kafa sallayan biri olmamak için işin eğitimini aldım.
nihan3550
Uzun yıllar ticaretle uğraşan biri olarak eşinizin siyasetçi olmasının avantajı, ya da dezavantajını yaşadınız mı?
Avantajını hiç yaşamadım. Dezavantajını belki yaşamışımdır. Ama ben zaten onun ne avantajını, ne de dezavantajını yaşayacağım işler yapmadım hiç. Bunu istemedim. Eminim Gürsel de istemezdi. Çünkü Gürsel siyasetin imkanlarını kendisi de kullanmaz. Biz Kadıköy’de yaşıyoruz. Çok dar bir çevre burası. Yani burada yaşayan herkes, herkesi tanır. Ona rağmen bizi burada bile belli insanlar tanır. Benim Gürsel Tekin’in eşi olduğumu atölyemin bulunduğu binada bile bilmiyor insanlar! Hatta zaman zaman Gürsel’in arabasını atölyenin önünde görünce gizliden dedikodusunu bile yapmışlar!…
nihan4550
‘Reçellerim de organik’
Çok iyiymiş bu…
Gürsel’i buraya girip çıkarken görmüşler. Arabada da meclis kartı var tabii. Geçenlerde bir doktor müşterim geldi. Kızı için verdiği bir pasta siparişi vardı. Ben son süslemelerini yaparken, oturdu bekliyor. Adamcağız en sonunda dayanamadı ve “Gürsel bey sizin neyiniz oluyor” diye sordu. Ben de; “Eşim olur” dedim. Çok şaşırdı gerçekten de.
Ne kadar oldu bu atölyeyi açalı?
İki sene bitti.
Sadece sipariş üzerine mi çalışıyorsunuz?
Evet. Ama sipariş vermeye gelen müşterilerim için çay, kahve ile yanında ikram edeceğim makaron ve çikolatalarım her zaman var. Tabii organik reçellerim de…
Reçelleri de kendiniz mi yapıyorsunuz?
Kendim yapıyorum. Bir köy evimiz var bizim. Orada kendi bahçemde yetiştirdiğim meyvelerin reçelleri hepsi. Erik, sarı kiraz, kırmızı kiraz, çilek ve aklınıza gelebilecek hemen hemen tüm meyveler var. Kendi yetiştirdiğim ağaçlar olduğu için tamamen organik.
Nasıl başladı bu mutfak sevdası?
Bu sevda oldum olası var bende. Annemden geçti. Ama aslında ben çocukluğumdan beri mutfaktayım!
Nerelisiniz?
Annem Çerkez benim. Biliyorsunuz Çerkez yemekleri ünüdür. Annem de çok güzel yemek yapar. Ama aynı zamanda çalışan bir kadın olduğu için, ben çok küçük yaşlarımda mutfakla tanışmak zorunda kaldım. Ortaokulda mutfağa girip, kardeşlerim için yemekler yapıyordum.
Sadece pasta ve kurabiye değil yani.. Ama duydum ki makaron deyince dünyada tek isim Nihan Tekin…
Makaronlarımın tadına bakan insanların teveccühü bu. Ben çok utanıyorum böyle şeylerden. Ama lezzeti, büyüklüğü, birbirlerine olan oranı filan beğeniliyor gerçekten de. Ben makaron üzerine çok çalıştım. Bana göre bu çok özel bir ürün. Benim de sevdiğim bir tatlı. Türkiye’de vitrinlerde görüp alabileceğiniz makaronların hiç biri, bana göre gerçek makaron değil. Oysa gerçek makaronu bademi öğüterek yaparsınız. Benim makaronlarımın farkı burada.
‘Gürsel çok iyi yer’
Bu konuda bir yarışmaya filan katılmayı düşünüyor musunuz?
Düşünüyorum ama henüz erken. Benim bu işte biraz daha pişmem lazım.
Butik pastacılık işi için Pasta Atölyesi ismi fazla sade değil mi?
Ben afilli İngilizce bir isim bulmuştum. “Love’n” koyacaktım. Oradaki “N” harfi, adımın baş harfini simgeleyecekti. Gürsel; “Boşver bu işleri, sonuçta pasta yapacaksın” dedi. Bunun üzerine Pasta Atölyesi dedim ben de.
Gürsel Bey’in arası nasıl mutfakla?
Şahane !…
Ne yapar mesela?
Gürsel çok iyi yer. Mümkünse bir bardak suyu bile önüne konulsun ister. O da haklı aslında. Yorucu bir tempoda koşturuyor, bunlara istese de vakit bulamaz.
En sevdiği yemeği sorayım…
Gürsel tencere yemeklerinin hemen hepsini çok sever. Ama kahvaltıda olmazsa olmazı katmer, ya da gözlemedir.
Yoksa her sabah elinizde oklava hamur mu açıyorsunuz Gürsel Bey’e?
Sormayın Nil Hanım.. Gürsel, kahvaltıda ekmek yemez. O yüzden buzdolabında önceden hazırladığım hamurlarım vardır. Bazen pişi kızartırım. Ona da bayılır. Tavanın başında bekler. Her kızaran pişiyi, sofraya götürmeye fırsat kalmadan oracıkta yer bitirir.
Evde patron benim benim sözüm geçer’
Tabii ki benim! Gürsel evde mi duruyor ki? Evde her şey benden sorulur. O partide de olduğu gibi ikinci adam. Bazen takılıyorum ona; “Bedava yaşıyorsun” diyorum…
“Bedava yaşıyor” derken?..
Gürsel hiç alışveriş yapmaz. Ne, kaç para onu bile bilmez. Sonra bir şey için para isteyince, ya da bir faturayı gösterince; “Bu ne böyle” diye şaşırır kalır. Evde ufak tefek tamirat işleri olur mesela. Onları da ben yaparım. (Gülüyor) Nil hanım bu işlerin hepsi bende. Bu durumda patron da ben oluyorum evde!…
‘Aşığım O’na’
Bana öyle geldi ki; siz çok aşıksınız Gürsel Bey’e…
(Yine gülüyor) Tabii ki aşığım. Aşık olmadan çekilir mi bu adam!
Ailece evde geçirdiğiniz tek bir gün bile mi yok? Bir tatil günü mesela…
Yok vallahi. Bazen diyorum ki; “Keşke sabah 9, akşam 6 çalışan bir memur olsaydın.” Çok kızıyor. Haklı da. Hiç ona göre bir hayat değil.
O zaman oğlan da şikayetçi bu durumdan…
O konuda hiç hakkını yemem. Gürsel müthiş bir baba. Alp 6 yaşında şu anda ve en iyi arkadaşı babası. Ne yapar, eder ona zaman ayırır. Özellikle de eğer benim bir eğitimim, ya da kursum filan varsa, programı ne kadar yoğun olursa olsun, oğlanı alır, baba-oğul birlikte vakit geçirirler. Bağdat Caddesi’nde el ele dolaşır, kağıt helvadan, dondurmaya ne kadar zararlı şey varsa yer içer, eğlenirler birlikte.
Çocuk ruhlu yani…
Gürsel çok matrak bir adamdır. Çok esprilidir. Birlikte çok eğleniriz aslında. Bu onun Alp’le olan ilişkisine de yansıyor doğal olarak. Bir de çok duygusal ve çok merhametlidir. İnsani yönü çok kuvvetlidir. Hatta bu duygusallığı ve merhameti bazen kendisine zarar veriyor.
‘Romantik biridir’
Romantik midir peki?
Bazen çok romantik olabiliyor gerçekten de. Ama bu genellikle hiç beklenmedik zamanlarda olur. Olmadık zamanlarda şaşırtır beni yani…
Sürpriz mi yapar?
Sürpriz yapmayı sever. Özellikle de özel günlerde hoş sürprizleri vardır.
Bir tanesini anlatır mısınız?
Son yıllarda çok yoğun olduğu için doğum günlerimizi birlikte geçirememiştik. Bu yıl birlikte olduğumuz için bir yemek programı yapmış. Ama ben ailece bir yemek yiyeceğimizi zannediyordum. Meğerse bütün sevdiğim dostlarımı da davet etmiş. Ama bu sadece bana sürpriz olmadı, dostlarımıza da sürpriz yapmış. Çünkü onlara da benim doğum günüm için bir araya geleceğimizi söylememiş.
‘Kocamı en çok Meclis’te merak ediyorum!..’
Bir siyasetçi eşi olarak siz hiç mi ilgilenmediniz siyasetle?
İlk evlendiğimiz zaman partide çalışmak istemiştim. Gürsel o zaman CHP İstanbul İl Başkanı’ydı. Bir takım projeler yazdım, götürdüm. Ama Gürsel hiç sıcak bakmadı. “Bir eve bir siyasetçi yeter. Sen kendi işini yap, bu işlerle uğraşma” dedi.
Evde hiç siyaset konuşmaz mısınız?
Konuşuruz. Daha doğrusu tartışırız. Mesela ben Gürsel’i televizyonda izlerken, eşi olarak izlemem. Eleştirel bir gözle izlerim ve onun en sıkı eleştirmeni de benim. “Orada niye öyle dedin..”, “Bunu neden böyle yaptın..” gibi eleştirilerimi sürekli söylerim. Çünkü benden başka kim söyleyecek? Etrafındaki herkes, “Çok iyisin..”, “Süpersin..”, “Muhteşemsin(!)..” diyor sürekli. Birinin eleştirmesi lazım. Bana göre insanı eleştiriler yükseltir.
Gürsel Tekin sahaya da çok fazla inen bir siyasetçi. Onun için endişelendiğiniz oluyor mu?
Olmaz olur mu?… Ama en çok meclisteyken merak ediyorum ben Gürsel’i. Her an kafasına ne gelecek endişesini yaşıyorum(!). Sahada da son zamanlarda merak ediyorum. En son 1 Mayıs günü evden çıkarken yalvardım; “Dikkat et” diye. Çünkü ciddi bir kulak burun boğaz sorunu var. 3-4 kez ameliyat oldu. Biber gazı onun sağlığı açısından çok tehlikeli. O anda nefes alamıyor. 1 Mayıs’tan bir gün önce doktora gitmişti. Sabah-akşam solunum yollarını açıcı bir serum alması gerekiyordu. O gün kolunda serum kelebeği ile sahadaydı. Gerçekten bütün gün aklım onda kaldı.
Nihan Tekin’den Hıçın tarifi
SÖZCÜ okurları için bir de yemek tarifi verdi. Etnik bir Çerkez böreği olan Hıçın’ı siz de evde yapabilirsiniz.
Malzeme: Un (4 su bardağı), Yoğurt (2 yemek kaşığı),
Zeytinyağı (1/2 kahve fincanı), Tereyağı (1 yemek kaşığı), Satır kıyma (1 kg.), Kuru soğan (2 adet), Sarımsak (5-6 diş), Su (2 su bardağı), Gin (yoksa kekik, ya da biberiye), Tuz-karabiber
Yapılışı: Un, yoğurt ve zeytinyağı karıştırılarak, kulak memesi kıvamına gelinceye kadar hamur yoğrulur. Hazırlanan hamurun yarısından biraz fazlası bir kenara ayrılarak, tepsinin altına yanlara sarkacak şekilde yayılır. İçerisine kıyma, sarımsak, çok küçük doğranmış soğan, tuz, karabiber ve diğer baharatlar ile su ve tereyağından oluşan karışım konulur. Karışımın üzeri, tepsiden sarkan hamur ile kapatılır ve isteğe göre üstü yoğurt ile sıvanır. Yine isteğe göre susam, ya da çörek otu ile süslenebilir. Hıçın, 180 derecede üzeri kızarıncaya kadar pişirilir.

Etiketler: » »
Share
7248 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ